Charles Patterson Hayvanlar Kölelik ve Soykırım
Hayvanların “evcilleştirilmesi”- keçilerin, koyunların,büyükbaş hayvanların ve diğer hayvanların sütleri,etleri, ve emekleri için 11 bin sene önce yakın doğu’da sömürülmeye başlaması- insan tarihini değiştirdi. Avcı toplayıcı toplumlarda insanlar ve hayvanlar arasında bir çeşit yakınlık vardı;hayvanları ya da yarı hayvan yarı insan yaratıkları insan ırkının yaratıcıları ya da ataları olarak resimleyen mitlerde ya da totemlerda bunu görebiliyorduk. Ancak insanlar Yakın Doğu çiftçileri ve sürü sahipleri hareketlerini, beslenmeleri,büyümelerini ve üreme biçimlerini kontrol etmek amacıyla hayvanları hadımlaştırmaya, zincirlemeye ve damgalamaya başlayınca sınırı aşmış oldular.
geçirdiler, süreç içerisinde daha katı ve daha gaddar oldular.1917 yılında Sigmund Freud şu sözleri söyleyerek konuyu özetledi :” kültüre doğru ilerlerken, İnsan,hayvanlara karşı baskıcı bir konum elde etti. Ancak bu üstünlüğünden memnun olmadığı için kendi doğası ve onların doğası arasında bir uçurumyarattı. Onlarda akıl olduğunu reddetti, kendisinin ölümsüz bir ruhu olduğunu söyledi, kendisi ve hayvanlar alemindeki bağı yok etmesine izin veren ulvi bir kökten geldiğini iddia etti.”İnsanların kendi kontrolü altına giren hayvanlara davranış biçimini nitelendiren baskı, kontrol ve manipülasyon, aynı zamanda insanların birbirine davranma biçimi anlamında bir model oluşturdu.
hayvanların yiyecek, süt ve emeği için sömürülmesi yerleşmiş bir olguydu, bu uygarlıklar hayvanların sadece kendi çıkarları için var olduğu nosyonunu onaylıyorlardı. Bu durum insanların hayvanları hiçbir rahatsızlık duymadan kullanmasını, istismar etmesini ve öldürmesini mümkün kılıyordu. Ayrıca insanların diğer insanları; meselâ esirleri,düşmanları, yabancıları ve farklı olan ya da kendilerinden hoşlanılmayan insanları da- o büyük uçurumun diğer tarafına koymalarını kolaylaştırıyordu, öteki tarafta bu insanlar “vahşi hayvan”,”domuz”, “maymun”, “sıçan” ve “fare” olarak aşağılanıyordu. Öteki insanları hayvan olarak isimlendirmek her zaman tehditkâr bir gelişme olmuştur, çünkü bu insanlar böylece aşağılanmaya,sömürülmeye ve öldürülmeye uygun hale getirilmişlerdir. Leo Kuper’in “Soykırım:20.Yüzyıldaki Politik Kullanımı” adlı eserinde yazdığı gibi, “ hayvanlar alemi insanlık çemberinden dışlanmak için her zaman verimli bir kaynak olmuştur”
Mezbahadan Ölüm Kampına
Hayvan sömürüsünün Soykırım (holokost) ile ilgisi köleliğe kıyasla daha belirsiz; ama gene de bir bağlantı söz konusu. 20 Yüzyıldaki etkisi, metaforik olarak söylemek gerekirse, bir Amerika mezbahasında başlayıp Auschwitz’de sona eren Henry Ford’u ele alalım.